23 Aralık 2010

APOEL - Pinar Karsiyaka... APOEL fasizmi ve Kibris...

Apoel takimi ve taraftarlari gorup gorebileceginiz en fasist topluluklardan biridir Kibris'ta. Kibris Cumhuriyeti bayragini kabul etmeyip her maca Yunan bayraklari ile gelirler. Kulup binalarinde bile bir Apoel ve bir de Yunan bayragi vardir, kendi ulke bayraklari yoktur. Asiri derece helenist bir topluluktur.. Kendi vatandaslari olan asiri solcu komunist OMONOIA' cilardan bile nefret ederler. Her mac  aralarinda olay cikar ve maclar ertelenir bu olaylar nedeniyle. Omonoia'cilar Apoellilere inat olsun diye her mac Yunan bayragi yakarlar gozleri onunde. Ceza alacaklarini bile bile tekrarlarlar bu olayi. Kibris'in Guneyinde insanlar takimlari politik goruslerine gore tutarlar.. Solcu bir Apoelli veya sagci bir Omonoiali bulmak imkansizdir. Hepsinin politik dusuncesi neyse stadda yaninda oturdugu adaminda oyledir. Omonoia ve Apoel o kadar nefret ederki bir birlerinden, 2 sene evvel cikan olaylarda bir genc olmustur. Bir takimdan digerine neredeyse hic oyuncu gitmez, gidenlerde rahat olmaz zaten. Durum boyleyken, Karsiyaka'ya yapilanlar kacinilmaz ve bence onceden tahmin edilebilirdi. Rum polisi tebdir almamasini soyle dile getirdi: "Onlari korusam, Apoelliler yarin benden hesap sorarlardi". Kibris Cumhuriyeti(Rum yonetimi)  baskani Hristofyas ise Apoelliler icin beyinsiz ifadesini kullandi. Boyle bir karmasanin ortaya cikmasi, ozellikle bizim icin, Kibrisda Baris ve Cozum'u savunan kesim icin hicde ic acici olmamisdir. KKTC'nin devamini savunanlar ve Barisi isdemeyenler, her firsatta bize " Bunlarnan mi Baris yapacagiz" demeye devam edecek ve biraz daha guclenecekler bu ornegi vererek. Halbuki Kibrisli Rumlara boyle bir genelleme yapmak yanlis. En azindan benim tanidigim 20-30 Rum ve Yunanli arkadasim var. Gerek Kibrista tanistigim gerekse universitede. Onlarin hepsi, en az benim kadar sicak kanli ve sevecen bana karsi. Hic biri ters gozle bakmiyor, ve KIBRISLI TURK oldugum icin beni yadirgamiyor. Demek istedigim Apoel FASISTLERI disinda boyle insanlarda var... Bu olay her ne kadar iki toplumlu iliskilere zarar versede, Barisin onune gececek kadar buyuk oldugunu sanmiyorum. Omonoia ile mac yapilsa, can kaybi bile olabilirdi. Sonucda dar goruslu bir kac insanin yaptigi bir terbiyesizlik bu, Kibrisi hebten Yunan zanneden insanlarin taskinliklari... Umarim Rum yonetimi ve halki bu duruma bir care bulabilir ve olasi bir cozumde boyle olaylar sıkca yasanmaz... Aslolan bizimde ayni tepkiyi gostermeden medeni bir sekilde, spor yapip, siyaseti spordan uzak tutmaya calismak, aksi taktirde bu olaylarin ardi arkasi kesilmeyecektir...


Baris Ceylanli
23/12/2010
Nicosia / Lefkosa
Cyprus 

6 Aralık 2010

Noldu ? Ibrahim Abi Ibrahim mi oldu ?



Bazi arkadaslarin canini sıkmış Comandante Alex pankarti. Zira Comandante Hagi'ye deniyormusda Comandante Hagi'nin lakabiymis falan filan. Kesinlikle eminim ki GSlilerin cogu Hagi'ye comandante dendigini daha dune kadar o muhtesem pankart acilana kadar bilmiyordu. Pankart o kadar muhtesemki bazilari o muhtesem gorseli sindirememis olsa gerek ki hemen karalama operasyonu baslatildi... Ayrica Comandante Alex icin ilk defa bu pankartda dile getirilmedi ki... tabii ortada 30 metrelik kusursuz bir pankart olunca kiskanmamak elde degil... Kendi dilinde ona komutan demek icin yazilmistir... Rumence'de comandante yada kumandan ne demekdir bilmek istiyorsaniz google translator sizi bekliyor... Rumen birine portekizce lakap yapmaya ne gerek var?  Amacim polemik yaratmak degil ama Imparator da Oguz Cetindi bir zamanlar, Fatih Terim ortaya cikmadan... :)


Neyse uzatmaya gerek yok ... Comandante deyince akla ne Hagi ne de Alex gelmistir... Bu dunyada bir Comandante vardir o da Ernesto’dur. Fenerbahce’nin kumandani Alex’dir, komutani Alex’dir. Bu onu onore eden bir takdimdir. Resimler her seyi acikliyor zaten.


22 Kasım 2010

Futbol: Kitleleri Kapitalist sistemde uyutan bir araç mı?

Yazilarini cok sevdigim ve merakla okudugum Okan Dagli abimin cok begendigim bir yazisini paylasmak istedim...

 Futbol: Kitleleri Kapitalist sistemde uyutan bir araç mı?  isimli yazida baslikdanda anlasilacagi uzere futbol ve kapitalist duzenden bahsediliyor. Benim ilgimi cekti ve sizin de begeniceginizi dusunerek paylasmayi uygun gordum...

Haber linki: http://www.bugunkibris.com/index.php?option=com_content&view=article&id=508:futbol-kitleleri-kapitalist-sistemde-uyutan-bir-arac-m&catid=108:okan-dal&Itemid=342

21 Kasım 2010

Ömer'in fendi Iverson'ı yendi...

Fenerbahce'yi ve oncelikle kutlamak lazim, en onemli rakiplerinden birini hemde kadrosunda NBA efsanesi olan birini ve en onemli oyuncularindan birinden yoksun cikarak yenmesini bildi... Bir diger nokta ise Omer Onan. Her ne kadar adaptasyon surecinde olsada tam hazir olmasada karsisindaki adam Iverson beyler, adam super yetenek.. Sayi attirmadi kendisine, kaldi ki Iverson'un addigi sayida Omer disardayken geldi... Tebrikler Fenerbahce tebrikler Omer...Ayrica Fenerbahce Ulker sakatlanan Vidmar'in yerine Sacremento'dan Sean May'i transfer etti. Gorunen o ki Vidmarin yerini zor dolduracak, zira NBA deki performansi o kadar parlak degil, biraz kilo problemleri var... Neyse bekleyip gorecegiz umarim takima faydasi en az Gasper kadar olur.


Bu arada bir tebrikde Sari Meleklere, set vermeden Gs'yi devirdiler... Bravo

Cantona Devrimi


Eric Cantona'nin olasi bir devrim hakkindaki yorumlari BBC'nin Turkce sitesinde yer aliyor. Cantona'ya gore kansiz devrim insanlarin paralarini bankadan cekmesiyle baslar.

Devaminin okumak icin link: http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2010/11/101121_cantona.shtml

6 Kasım 2010

Unutmadik, Unutmayacagiz, Unutturmaycagiz


Fazla soze gore gerek yok, baslikdan da  belli icerik bugun 6 Kasim ! Oncelikle 6 Kasim'iniz kutlu olsun... Her ne kadar 8 yil gecsede uzerinden ve o zaman 10 yasinda olsamda mac daha dunmus gibi aklimda... Ortega'nin calimlari,golu,kirmizi karti, 2. yarinin basinda Arif Erdem'in direkden donen topu, Serhat'in o zamanki gol orucunu bozmasi,Tuncay-Umit-Ceyhun'un gercek Fenerli olmasi ... Ayrica Ozhan baskanida bir kez daha tebrik eder nur icinde yatsin derim, buyuk adamdi...


 Hele o zaman gol sevinclerimizi evin balkonundan bagirarak yapardik ve hic unutmam balkonun kapisi 4. gol den sora acik birakildiydi gollerin devami gelecek diye...




Ama 6  ve  6 Kasim dendiginde aklima ilk gelen ve heralde hicbir zaman unutmayacagim tek an su olsa gerek:


"... hakeme bakiyorum verdi golu, verdi golu 6 oldu..."

2 Kasım 2010

Yok Böyle Biri


Ivan Ergic'in 630 tane bilet alip Manchester United maci once maci gormek isteyip de maddi durumu uygun olmayan cocuklara ve ogrencilere dagitdigi haberini duyunca acikcasi pek sasirmadim.Cunku Ivan Ergic'i biliyorsaniz onun boyle bir davranisi yapabilecegini tahmin edebilirsiniz.O, digerlerinden farkli biri, O taraftariyla deplasman maclarna giden, Marxist felsefeyi yasamina uyarlayan, 2. el araba kullanan ve ulkesindeki Politika gazetesinde kose yazilari yazan biri.O isini severek yapiyor ve kazandigi paralari luks araba ve yatlara harcamiyor.O, felsefe kitaplari okuyor ve okumayi en buyuk hobisi ve zevk aldigi sey olarak tanimliyor...
                                       (Basel taraftari ile bir deplasman macinda)                                                          

 Ve son olarak kendi cebinden 650 mac bileti aliyor ve maddi durumu bu parayi karsilayamayacak olan insanlara dagitiyor... Herksein dunya devi Mancheste United'i Bursa'da gormesini ve bir nevide olsa hayallerini gerceklestirmesini sagliyor.O coskuyu, o sevinci hep beraber yasamak icin bir sans veriyor insalara...

Ivan Ergic boyle bir insan, simdiye kadar Turkiye'de onun gibi bir futbolcu gormedim.Gerek oyunu, gerek yasami ve dusunceleriyle bana gore mukemmel bir futbolcu ve insan. Umarim Turkiye'de daha fazla kalir ve boyle haberleri duymaya devam ederiz,boyle insanlarin var oldugunu gormek guzel bisey... O'nu bu davranisindan dolayi kutluyor, bir Fenerbahceli olarak basarilarnin devamini diliyorum... Umarim Manchester karsisinda guzel bir skorla sahadan ayrilir ve tum herkesin yuzunu bir kez daha guldururler... Bravo Ivan
Dipnot: Ivan Ergic hayati boyunca hic kirmizi kart gormemis...


Ivan Ergic hakkinda bilgi edinmek isteyenler : http://www.ntvmsnbc.com/id/25102130/



29 Ekim 2010

Futbol Takımını Tutamadığın Bir Ülkede Yaşamak

                                         

                                            (KIBRIS TURK FUBOL FEDESAYONU 1955)

Kendi ulkende futbol takimi tutamak nasil aciklanabilir bilmem ama aslinda bakarsaniz Kibris'da (KKTC) yasayanlarin durumu resmen boyle.Yoldan gecen birine hangi takimi tutuyorsun dige sorsaniz size ya FB yada GS diyecek, belki arada BJK cikar, TS ise 20 de 1 belki,(oda TS nin firtina zamaninda Turkiye universitelerinde okuyan ogrenciler)... ve bir kacda ES-ES'li... Evet Kibrisda durum boyle, peki futbol takimlari nasi ayakta duruyor derseniz.. Bir kac zengin is adami ve devletden aldigi katki.. Mac basina ortalama 100 seyirci, onlarda futbolcularin aileleri ve A takimdan once maci olan genc takim oyunculari... Bir kac gazeteci ve cani istedigi icin maca giden taraftarlar. Arada bir 300 seyircilik maclar oluyor ama oda senede 1 hadi bilemedin 3... Anlasilacagi gibi ulke deki futbolun durumu boyle, hatda cogu spor bundan bile kotu.. Mesela en trajikomik olan ulkenin Milli Olimpiyat Komitesi var ama ulke hicbir olimpiyata katilmamis ve katilamazda... Hic bir ulkenin Futbol Takimi veya spor kulubu gelip mac yapamiyor sizin ulkenizdeki takimlarla, yaparsa eger taninmamis ulke oldugu icin 6 yil kupalardan men cezasi aliyor Genclerbirligi gibi..veya Luton Town ekibi gibi gelip antrenman yapiyor sadece... 


     Futbolcularin ise hepsinin ikinci isi futbol... Ben ise elimden geldigince maclara gitmeye calisiyorum Kibrisda oldugum cunku yakin arkadasim bir takimda oynuyor ve inanin her ne kadar amatorde olsa biraz olsun taraf olmak heycanlandiriyor insani.. Dusunun 15 kilometre Guneyinize Guney Kibris'a Chelsea,Man City.Almanya,Inter Mourinho gelirken, hatda Trabzon gelirken, kaldki Trabzonda Turkiye'den Yunanistan'a ordandan Guney Kibrisa ucarak gidiyor direk KKTC'den degil...Bu ve bunun gibi olaylarin yasandigi bir ulkede, kendi millli takimini tutmak,kendi futbol takimini desteklemek kime heycanli veya mantikli gelebilir siz dusunun...,Lisansli urunlerini alip kulube destek olmak diye bisey yok cunku hic bir takimin Taraftar Store'u yok,olanlarda batdi zaten... Maclar ise haftasonlari pazar ve cumartesi birer kez yayinlaniyor TV'den... Geri sarma ise bir milat bizim icin..


Soyleyecek o kadar cok soz ve bahsedecek trajikomik olay varki aklima gelenler sadece bunlar... Cozumsuzlugun,ambargolarin ve taninmamisligin altinda yasamak boyle bisey... Kotu mu olurdu bizim adimiz FIFA'da gecse yada hakemlerimiz Avrupada mac yonetse.. Hepsini gecdim bir Avrupa Ligi'ne kalmak nasil bir duygudur acaba, FB ve GS den basga...

BUTUN BUNLARDANDIR "" çözüm  ""  ISDEGIMIZ...

Baris Ceylanli
29/10/2010

28 Ekim 2010

Absolute Superstar

Evet Allen Iverson resmen Besiktasda, hadda formalari bile basildi... Ne desem bilmiyorum, spornan ilgilenen hemen herkesin bir idolu vardir muhakkak.Onun sizin icin anlami buyukdur,bir siz bilirsiniz ona nasil taptiginizi ve onu yasadiginiz... Isde Allen Iverson'da benim cocuklukdan beri idolum ve kahramanimdi.Gerek basket oynayisi,yanliz ve asi tarzi,giyinisi cornrows olan saclari,crossoverlari ve daha bir cok seyiyle eskiden beri ona hayran olmami sagladi ve bu hayranlik hala daha devam ediyor,o Besiktas formasi altinda oynayacak olsada.Zamaninda azmi overtime,pivot,altinci adam ve slam gibi basketbol dergileri aldik,onun posteri cikacak diye.Kibris fiyati her ne kadar Turkiyeninkinin 2 katina yakin olsada,o posterin odanizdaki durusunun verdigi duyguyu hic bir seye deyismezdiniz o gunlerde... Gerek Sleeve'si olsun gerek tshirt ve formasi, ayakkabi disinda her seyini almistim zamaninda.Kucuk replika oyuncagi duruyor hala odamda.. Hayatini ve dovmelerini zaten cokdan ezberlediydim.. "Only the Strong Survives" dovmesini Iverson'i bilen herkes bilir veya cru thik... Simdi 18 yasindayim ve 76ers ile Lakers finalini hala daha hatirliyorum...Hele o addigi sutdan sonra Tyronn Lue'nun uzerinden gecmesi,hala daha akillarda.(http://www.youtube.com/watch?v=grXws5m11SA)  Hic unutmam uykudan uyanarak Kanal Dyi izler ve Iverson ne yapacak diye merak ederdim.. Toronto ile olan playoff ve Vince Carter'in 3luk kacirmasi.. New Orleans Hornets ile olan playoff ve Iverson'un 54 sayi atarak playoff sayi rekorunu kirmasi vs... unutamadiklarim.. Az mi NBA Live izledik Ntv ekranlarinda, millet PopStari izlerken, sirf Iverson ne yapti gorelim diye.. veya kac defa uykusuz kaldik All-Star icin.. hele 35 sayi atdigi Michael Jordan'in son All-Star maci.. unutulmazdi... Jordan demisken henuz caylakken ona yaptigi crossover, dikkatli izlerseniz Phil Jackson Michael'a sesleniyor dikkatli ol dercesine.Her ne kadar performansi ile elestirilsede son donemlerde,hic kimsenin onun yeteneklerne diyecek lafi yok.BJKyi bu buyuk yildizi Turk Basketine kazandirdiklari icin tebrik etmek lazim.Inanin bana en 10bin cocuk basketbola daha fazla ilgi gosterecek.Tarafli tarafsiz herkes onun macini izlemeye gidecek.Umarim basi medya ile derde girmez ve ayrilmasina neden olacak buyuk bir skandal yasanmaz.Unutmamali ki bu adam hala daha mac basina sayi ortalamasi en yuksek 6inci oyuncu NBA tarihinde. Eger calismayi biraz sevse, MJ gbi yazlardada antrenman yapsa, simdiye hala daha NBA in gozde oyuncularindan olur her zaman oldugu gibi.Anlatacak o kadar cok sey varki hakkinda, hepsini yazmaya vaktim yetmez.Elestiriler ne olursa olsun,onu yipratmaya calisanlara her zaman yaptigi gibi en guzel CEVAP vereceginden hic suphem yok...Zaten O'nu bilen cok iyi biliyor...Sonuc olarak  her ne kadar Ingiltere'de okuyor olsamda ve tatillerimde Kibrisa gidecek de olsam, umarim bir firsatini bulur ve bir sekilde Iverson'u izleme firsatini bulurum... Yeterki Istanbul'u begenip sorun cikarmasin,biliyorsunuzki adamimiz her ortama uyum saglayamaz kolay kolay...

Baris Ceylanli
28/10/2010
Canterbury/UK

26 Ekim 2010

Serinin Sonu...

Alisila gelmisin disinda Fenerbahce 10 yildan sonra evindeki Galatasaray derbisini kazanamadi.Tum kamuoyu tarafindan mutlak favori gosterildigi bir maci pozisyon vererek ve rakibinden daha az pozisyon bularak tamamladi.Konya ve Kasimpasa maclarindaki bol gollu skor,ozellikle Fenerbahce taraftarinin beklentisini cok yukseltdi.Ancak beklenenin aksine ne cok fazla gol pozisyonu ne de takimda uretkenlik vardi.

Hagi'nin gelisiyle kuskun oyunculara verdigi guven  onlarin daha ozverili ve inancli bir sekilde oynamalarini sagladi.Zaten bunun boyle olacagi belliydi.Galatasarayli oyuncular Fenerlilere gore daha rahat bir ortamda maca cikdilar,hepsi kendini ispatlamak ve takim olduklarni hatirlamak icin mucadele eddiler.Cunku alinacak her hangi bir farkli malubiyetde onlari kimse suclayamazdi.Hagi'nin yerinde ve dogru hamleleriyle,topun arkasina gecerek,orta sahayi tutup(Sarp,Ayhan,Cana mucadeleci orta saha) baski yaparak Emre ve Mehmet Topuz'un orta sahada pas yapmalarini engellediler.Boylece Fenerbahce kanatlardan hucum yapamaz oldu ve Dia ve Stoch'un etkinligi azaldi.

Fenerbahce'de ise bu sezon alisila gelen ve ozellikle Aykut Hoca'nin gelmesiyle baslayan buyuk mac kazanamama aliskanligi devam etdi.Oysa ki Fenerbahce son donemlerde en kotu oldugu Aragones sezonunda dahi Josicolu kadrosuyla Galatasarayi evinde yenmeyi basarmisdi.Peki Niang,Alex,Stoch,Yobo,Emre gibi oyuncular varken bir suru eksigi olan rakibi Cimbomu yenememesi akillara gelen bir diger soru isareti.Zira Aykut Kocaman elinde gecen seneden daha iyi,daha genis ve artik oturmus olmasi gereken bir kadro varken,oyuncularin bireysel cabalari disinda takim olarak vasati gecmeyen bir goruntu sergilemeleri ayri bir problem.Mucadele ve istek haric.Niang cabasi ve savunmada Yobo'nun istikrari.Ayrica bir kez daha goruldu ki Alex cikinca takim hucumda etkinligini yitirmistir.Zaten O'nun cikdigi maclarda Fener ne galibiyet aldi ne gol atabildi..Yerine giren Semih'de kotu degil ama o bolgede oynayabilecek bir adam var.

Ayrica uzulerek belirtmeliyim ki Kadikoyde 12.adam diye bisey kalmamistir.Yanlis taraftar politikalari ile maci yasamaya degil izlemeye gelen bir seyirci profili yaratilmistir.Tribunun incisi Vamos Bien,Grup CK ve UniFeb'in cekilmesi ile herkesin her sene merakla bekledigi gorsel show olan kareografide bu mac gfbnin 2  beyaz carsafiyla yapilmistir.Fenerbahce taraftari artik o kadar vahim durumdadir ki rakip takimin 5bin kisilik taraftarina bile karsilik veremez durumdadir.55bin kisi artik sadece mac izliyor ve sahada olanlara hic bir sekilde tepki vermeyip onune bakiyor.

Liderle fark daha fazla acilmadan Fenerbahce'nin artik tam anlamiyla takim olmayi becerebilmesi Aykut Hoca veya Yonetimin basarmasi gereken en onemli sey..Buyuk maclari kazanmali ve eskiden oldugu gibi derbi kralligini devam ettirmesi lazim.Unutulmamali ki bu takim en kotu gununde bile 6 gol atmistir hemde 3 golu 10 kisi oynayarak.Kendinden gucsuz takimlara fark atarak goz boyama yerine kendi sahasinda ezeli rakibini yenip 10 yildan sora yenilmeyip 1 puan aldi diye kendi evinde sevinmesine izin vermemesi tum camiyanin dusunmesi gereken tek sey.Aksi taktirde "in aykut we trust"da yalan olacak...



Baris Ceylanli
25 Ekim 2010
Canterbury/UK

20 Ekim 2010

Until the Grave... Fenerbahce


Hafda soundaki derbide sonuc ne olursa olsun,bildigim tek bisey var, oda Fenerbahceliligimden asla vazgecmeyecegimdir.Kotu gunde iyi gunde,nerde nasil olursa olsun icimizdeki bu sevdan canli tuttu bizi hayatta.Simdi ise gelenegi tekrarlamaya geldi sira.Kadikoyu cehenneme cevirmeye,ordan cikis olmadigini birkez daha gostermeye.Haydi Fenerbahcem, gosder birkez daha buyuklugunu...

Butun dunya ustume gelse ne fark eder, senin icin olmeye deger FENER !!!

27 Ağustos 2010

Fenerbahçe'nin Avrupa Defterini(erken) Kapaması


Son senelerde artık alışıla geldiği gibi Fenerbahçe için Avrupa'da başarı yine diğer sezonlara kaldı.Önce Young Boys'a elenip Şampiyonlar Ligine veda etme ardından da PAOK'a elenip UEFA'ya veda etme Fenerbahçenin Avrupaya erken havlu atmasına neden oldu...Zico döneminde kalınan çeyrek finalden sonra herkesin beklentisi olan Avrupa'da başarı ve istikrarın bir türlü yakalanamaması,bunun bir tesadüf olduğunu yavaş yavaş taraftarın aklına kazıyor.Bunun yanında ligde ve kupada da istenilen başarının yakalanamaması taraftarın takıma ve yönetime olan güvenini giderek azaltıyor.Sezon sonunda yaşanan dramın etkisi hala daha takım üzerinde görülürken,kredisinin tükenmesi nerdeyse imkansız olan Aykut Hoca bile şimdiden kredisinin 50%sini tüketmiş durumda görülüyor.Takımda eksik olan kondisyon ve organize eksikliği her geçen maç ortaya çıkarken,taraftarı tatmin eden tek şey takımın arzu ve istekli oyunu.En azından geçen senelere göre maç seçmeden oynamaya çalışıyorlar,ki öylede yapmalılar çünkü işleri bu.Her sene olduğu gibi Alexli mi Alexsiz mi oynaması tartışılırken Fenerbahçe'nin,Fenerbahçe Alexli ve Alexsiz oynadığı son iki maçını kaybetti.(Trabzon-PAOK).Peki takımda değişen neydi?Hiçbirşey.Fenerbahçe geçen seneye göre bu sene sezona hiç hazır girmedi,takım kötü oynayıpda kazanamıyor ve Gökhan Gönül dışındakilerin çoğu 90dkyı çıkartamıyor.Yapılan transferlerin bile tam olarak faydasını göremiyor Fenerbahçe.Kadro değeri 40milyon euroyu geçmeyen takımların 100milyon euronun üzerinde değeri olan Fenerbahçe'yi elemesi akıllarda kalan bir diğer soru işareti.Taraftarın harcanan paraların boşa olduğunu düşünmeye başlarken,şimdiden bir ümitsizlik içine girmeye başlamış olabilirler.Takımın ve yönetimin acil olarak birlik ve bütünlük içinde hareket ederek,takımı toparlama ve düzene sokması lazım.4-4-2,4-2-3-1 farketmeksizin takımın sistemli ve iyi anlaşarak oynaması lazım.Takımdaki herkesin birer birer sorumluluk alarak üzerinde giydikleri formanın hakkını vermeleri lazım.Aksi taktirde,bize GS maçlarında alınan sahte başarılar dışında başarısız bir sezon kalacak.Artık gerçekci hedef ve başarılarla Fenerbahçe gibi oynamaya başlamak ve takım içinde düzenme uyumu sağlamak Aykut Hocanın aşması gerekn sorunların başında geliyor.

Barış Ceylanlı
27 Ağustos 2010 Cuma

6 Ağustos 2010

Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligine Veda Etmesi...


Son 3 yılda olduğu gibi Fenerbahçe yine Avrupanın en büyük arenasına veda edip, Avrupa Ligi'nde mücadele etme şansını yakaladı.2-2 biten ilk maçın rövanşında kendi kalesi olan Şükrü Saraçoğlu'nda, 10 kişi kalarak rakibine 1-0 yenildi ve tur şansını yitirdi....

Gerek sakatlar,gerek sezon başı olması,gerekse takımın hazır olmaması öne sürülsede bence elenmenin en büyük sorumlusu oyunculardır.Rakiple karşılaştırıldığında yetenek bakımından kağıt üzerinde çok çok iyi gözükmelerine rağmen,sahada 3. Lig takımı görütüsü verdiler.Alex'inde dediği gibi kişisel beceriden biraz yoksun olmaları ve belkide her anadolu takımına oynadıkları oyunu oynamaları (ciddiyetsizlik ve küçümseme temalı) mağlubiyeti kaçınılmaz kırdı.Rakip bizden kat kat iyimiydi? Hayır, teknik adamlarnın verdiği görevi sonuna kadar yapmaya çalışan ve futbolun temel felsefesini, futbolu basit oynamaya çalışan bir takımdı....

Peki Fenerbahçe kazanmak için ne yaptı?.. Çoğu oyuncu çabaladı ama kısıtlı beceri(bazı oyuncular için) yüzünden ellerinden bişey gelmedi ama eğer siz Fenerbahçe oyuncusuysanız ve o formayı üzerinizde taşıyorsanız İsviçre Ligi'nin bir takımına yenilme gibi bir lüksünüz olmamalı.Siz Türkiye'nin en büyük ve en köklü kulüplerinden biriyseniz bu tür rakiplere karşı cdaha ciddi,istekli ve arzulu oynamanız ŞART !!!...

Bundan sora ne yapmalı? Her taraftarın olduğu gibi benimde bu seneki beklentim Avrupada başarı ve tabikide şampiyonluk.. Peki bu kadronun bunu başarma şansı nedir? Öncelikle oyuncular bir birine kenetlenerek,takım ruhunu ve kazanma isteğini GS maçları dışında da üst düzeyde tutmalı...En önemlisi bir kaç kişi dışındaki hemen herksin kendine ben ne yapıyorum diye sorup çeki düzen vermesi. Daha çok çalışarak,her maçı finalmış gibi oynamalı.En azından bir taraftar olarak bunu istememiz en doğal hakkımız...

Umarım en kısa zamanda işler iyiye gider ve Aykut Hoca kafasındaki iyi oynayan takımıı yavaş yavaş şekillendirmeyi başarır.Yönetiminden,taraftarına herkesin hocaya güvenmesi ve arkasında durması ve sadece bugünü değil yarınlarıda düşünerek hareket etmesi gerek...

Barış Ceylanlı
06 August 2010

12 Temmuz 2010

2010 Dünya Kupası


evet blogdaki ilk yazım... ilk olarak blog ve gidişatı hakkında yazacam sonrada asıl konumuza geçecem... her daim bu blogspotları sevdim ve bildiklerimi takip etmeye çalıştım(petitinyeri,soldanatak,konyalıportlandlılar gibi bloglar)..bu vesileyle benda bir blog açmaya karar verdim,zaten her zaman fikir ve düşüncelermi paylaştığım bir blog sahibi olmak isderdim,isim konusunda spora olan bağlıkık ve tutkuyu içeren bir başlık olsun dedim ve ilk aklıma gelen başlık sporaaddicted oldu.. genelde pek yazı yazmasamda madem ki bir blog sahibiyik ve önümüzde altı doldurulabilecek bir başlık ve son günlerde dünyanın konuştuğu bir konu olan dünya kupası var,ee bizeda biraz bişeyler yazmak düşer yahu nabsan... :)

2010 Dünya Kupası

1 aylık bir serüvenin de sonuna geldik.. dünya kupası heycanı istemesekde biddi.. amaan vuvuzela olmasın aman jabulani çok kötü,aman stadlar hazır değil,aman güvenlik kötü derken öyle yada böyle dunya kupası finali dün akşam yapıldı.. Bence turnuva gayet güzel geçdi, zevk alarak ve sıkılmadan takip ettiğimi söylesem yalan olmaz... Afrika kültürünün renkliliği heycanı ve coşkusunu hemen her maçda yaşadık...Turnuvanın Afrika'da düzenlenmesi çoğu insannın aklında soru işaretleri bıraksada,afrikalılar ayaklarna gelen bu fırsatı çok iyi değerlendirip hem dunyaya turnuva düzenleyebileceklerni gösterdiler hem de kendi kültürlerni bu turnuvaya katıp renkli bir şekilde dünyaya seslerni duyurdular... (şahsen ben vuvuzelayı bu turnuvadan evvel bilmezdim)... Geçmişde hep ezilen ve sömürülen bir halkın, bugünlerde böylesine önemli bir turnuvayı nerdeyse kusursuz bir biçimde düzenlemesi,onlarında bu dunyada bir birey olduğunu diğer insanlardan bir farkı olmadığının mesajını Dünyaya en iyi şekilde verdiler...Turnuva başlamadan bitmez denilen stadları azim ve özgüvenle bitirdiler ve karşımıza dünyanın en modern stadlarnı çıkardılar...(soccer city).... bir kaç part şeklinde yazmayı düşündü bu 1. part'ın sonu..

Son Dörtdeki Takımlar: Turnuva boyunca beklenilenin aksine bir çok takım ön plana çıkdı...mesela Almanya, Kevin-prince Boateng'in Chelsea-Pompei(Porsmouth) maçında Ballack'ı sakatlaması (ne isdersanız deyin bence bilinçli ve kasten sakatladı) Almanlar için grubdan bile çıkamaz dedikodularnı gündeme getirdi,ardından önemli bir adamlarnı daha sakatlıkdan kaybettiler (ama adını unuddum) ve artık grupdan çıkamayacaklarna dahil olan inanç onlar dışında bayağı yukseldi...ancak turnuvanın başlamasıyla herkesin fikri bir anda değişti ve Almanya ezelden beri gelen oyun anlayışı ve disiplinlerni sahada göstermeye başlayınca bir anda favorilerden biri haline geldi...artık kımse ballack'ı aramıyordu onun yerine başka yıldızları panzerlerin mesut ve muller( 5 gol 3 asistle altın ayakkabı aldı) gibi... bu iki yıldızla birlikde takım arkdaşlarnında iyi performanslarıyla ingiltere ve arjantine 4 atdılar ama 14 kez kaldıkları yarı finalde(yarı final rekoru) ispanyaya elenip, 3.lük maçında uruguayı yenıp 3. oldular... 2-Hollanda:final dışında tek maçını oda hazırlık maçı olan avustralya maçını kaybedip finale doğru yenilgisiz geldiler,ispanyayı andıran oyun anlayışlarıyla göze hoş gelen bir futbol oynayıp finale kadar geldiler,, robben karşı karşıya 2 net pozisyonu gol yabsa şimdiye dünya şampiyonu onlardı...3-Uruguay: bizim Lugononun takımı...en az gol yiyen takımlardan biri olmasıyla birlikte kimsenin ummadığı bir yere yarı finale kadar geldiler,, gerçekden güzel ve mücadeleci bir oyun yapısıyla 4. oldular... suarez'in 120.dakikada el deymesi ve gyan'ın penaltıyı kaçırmasıyla yarı finale çıkdılar,, ayrıca forlan'ı unutmamak lazım( turnuvanın en değerli oyunsu),, hollandaya attığı içinde birazda jabulani etkisi olan gol yıllar geçsede hep akıllarda kalacak..Luganonun mukemmel performansına değinmeden geçmek olmaz,defansdaki mucadelesi,hırsı ve mudaheleriyle alkışı çokdan hak etti..4-İspanya:En baştan beri kupanın mutlak favorisiydi... kupadaki ilk maçını kaybedip kupayı kazanan tarihdeki tek takım... Barça'yla başlayan ve Aragones dönemiyle devam eden pas yapan yapı burdada devam eddi ve 86% gibi rakip sahada topla oynama ve 64% maç boyunca topa sahip olma istatisdikleriyle Dünya Kupası rekorunu kırarak şampiyon oldular,fazla söze gerek yok her şey ortada,(xavi iniesta ve fabregas futbolu 4 sene sora bırakmazsa 2014 Brezilyanın şimdiden favorisi olmamaları için bir neden yok)

Benim Favorilerim: Hiç kuşkusuz en büyük favorim İngiltere'ydi... Türkiyeye zaten gönül bağımız varda onun dışında turnuvalardaki favorimdir ingiltere, Futbolu 9. ve 10. sınıfda başlayan futbolu daha iyi anlama,bilinçlenme,heycanı yaşama ve Premier Lig'e olan tutku haliyle o zamandan beri turnuvalardaki favorimi ingiltere yabdı.. En sevdiğim oyuncularında (terry,steve,lampard,defoe vs..) bu takımda olması ingilizleri desteklememde bir artıydı,, Eleme grubundaki maçları yenilgisiz kapayarak ayrıca euro 2008 intikamını hırvatları yenerek almalarıyla kupanın brazil ve ispanya ile birlikde favorileri oldular... Capellonun tecrübesiyle guveni yerınde olan ingilizler,kupanın başlamasıyla birlikte herkesi hayal kırıklığına uğrattılar.. özellikle kalede sos vermeleri,rooneynin formsuzluğu ve ortah sahadaki uyumsuzluk(gerrard ve lampardın ortada beraber oynadığı maçların yüzde 80ini kazanamadılar),ingilterenin kötü gidişinin baş sorumlularıydı... almanya karşısındaki nightmare start, lamps'ın verileyen bariz golü(ki verilse herşey farklı olabilirdi),james'in hataları ve almanların klasik oyunu ile turnuvaya veda ediler... adam gibi bir kaleci bulmaları,rooney'ye alternatif,hücümda yaratıcı bir oyuncu ( ashley young gibi)bir oyuncu bulmaları ve orta sahaya düzen aşmaları gereken problemler bence...inş euro 2012ye daha iyi bir ingiltere izlerik...

2-Arjantin: ingilterenin elenmesinen sora haliynen taraf olma duygum(genelde huyumdur her şeyde bir favorim var, f1de hamilton,italyada livorno,ingilteede chelsea ve tottenham,almanyada st. pauli ve federer gibi vs...) güçlendi ve maradonadan nefret ETMEMEM,militonun performansı ve ercan taner'in higuaiiinnnnn !!! diye bağırmasını sevdiğm için favori olarak arjantini seçdim... nitekim oda hayır etmedi ve ingiltereye yabdığı gibi Almanya bu favorimede 4 gol addı...

3-Uruguay: Arjantinde eleninca geriye tek bir favorim galdı. Uruguay.. Luganonun olması, Forlanın müthiş performansı ve Suarezin '' tanrının eliyle '' halk kahramanı olması beni uruguay'a sevk etti ama her zamanki gibi bu da dutmdı...

4-Hollanda: Son maçda diğer favorileri gadar desteklemediğim ama yinde sorsalar kımın gazanmasını isden( kim gazanır değil :) ) hollandayı istediğim için son favormdi hollanda... ama bir dejavu oldu ve yine favorimden hayır gelmedi...

Kahin Ahtapot Paul: Dünya kupasına damgasını vuran öneli şeylerden biri... her maçı kımın kazanacağını bilmesiyle ünlendi ve dunya çapında bir fenomen oldu.. ama benim anlamadğım bişey var,, her defasında sağ tarafdaki kutudaki yemi seçdi ve her defasında favorileri sağ tarafa goydular.. ilgnç

Vuvuzela: Hiç kuşkusuz turnuvanın en önemli en akılda kalan ve en çok tartışılan olgusu... bir ara kaldırılması gündeme gelsede afrika kültürünün en önemli parçası olmasından ve afrikalıların yoğun isteğinden dolayı turnuva boyunc kulaklarmızın pasını sildi.. ilk başta( turnuva başlamadan) bende yadırgasamda sonradan alıştım ve iyiki kaldırılmadı dedim.. Turnuvaya anlam katan ve aklımızda ayrı bir yerde olmasını sağlayan vuvuzela, afrikada ne kadar önem bir kültür simgesi olduğunu bize gösterdi..

Jabulani: Tam bir fiyasko, hiç kımse hakkında başarılı bir yoru yabmadı, 70 kmyi geçinde sağa sola savruluyor( NASA tesdindeki sonuç böyle), yannız görüntüsü bence mukemmel 10 nimero... balon gibi olduğunu hollanda-uruguay maçındaki gollerden anlayabilrsiniz ( van bronchost ve forlanın gollerinde)

Ömer Üründül: Premier Lig maçlarında c.ronaldo'nun harika bir çalım atdıkdan sora off off off demesiyle tanıdım.. ilk başlarda olduğu gibi halen daha iyi ve güzel bir yorumcu diye görüyoru kendini ama o dunya kupasındaki yorumlar neydi be abi :D :D :D TRTye bizi güldürdüğü için tebrikler...
-ben biliyorum defans şey ediyor
-villa futbolu iyi biliyor
-gol olmazsa maç berabere biter (0-0 giden bir maç esnasında)

neysa girin görün ''sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=ömer%20üründül '' ekşi sözlük de 50 sayfanın üzerinde yorum yapıldı kendi hakkında... ama genede kendine güvenen ve işini seven renkli bir kişilik..

Aklımda Kalanlar : Yeni Zelanda turnuvanın yenilgisiz tek takımı, ABD: futbolu da yavaş yavaş öğreniyorlar( halkda alışmaya başladı, gazetelerde artık soccer bölümü var) gerçekden genç ve dinamik bir takımda iyi bir yerlere gelecekler, Şili ve A.Sanchez : gayet iyi bir hücum futbolu izleddiler ve çift ön libero gibi tabuları yıkarık 5 hücum oyuncusundan oluşan bir takımla maçlarnı oynadılar.. Sanchez'de acayip hızlı başarılı driblingleri olan bir oyuncu gelecekde Barça'da görürsanız şaşmayın.. MESUT ÖZİL: almanların göz bebeği, hiç kuşkusuz turnuvanın en çok parlayan oyuncu, fiyatını 4-5 katına çıkardı ve devlerin listelerine girdi, geleceği bayağı parlak, bir Türk milli takımına sokamadışar adam ama neysa...Tshabalala: açılış golünü addı ve iyi bir yerlere geleceğini gösterdi,, MARADONA: açıklamaları şovları egosu ile gene kendinden söz ettirdi(zanetti ve cambiassoyu alsaydı keşge), Löw: giydiği kazaklarla moda ikonu oldu,şampiyon olmadığı için gönderilmek yerine herkesin takdirini kazandı,gelecekde şampiyon olmaları muhtemel, messi : en çok şut çekenlerin başında gelmesine rağmen bir gol atamadı, Gyan: kaçırdığı penaltı he kendini hem halkını çok üzdü suarez'i da halk kahramanı yabdı, Fransa'nın rezilliği ve takım içindeki tartışmalar: ulan bir takım bu kadarmı kötğ yönetilr be raymond , afedne ama batırdın takımı yahu yazık , İtalya: beklenen oldu ezik bir şekilde elendiler... Japan: bondoboksiler iyi oynadı yahu geleck var tamamdır: Brazil: iyi başlayıp kötü bitirdiler, andre santosu almazssan neydi olacağı....

özetnan güzel ve hoşuma giden bir kupa oldu, sıkıcı olan bundan sora ne yapacamığız maçlar biddi akşamlar keyifsizleşmeye başlaycak,,,

Barış CEYLANLI
12 Temmuz Pazartesi 2010