12 Temmuz 2010

2010 Dünya Kupası


evet blogdaki ilk yazım... ilk olarak blog ve gidişatı hakkında yazacam sonrada asıl konumuza geçecem... her daim bu blogspotları sevdim ve bildiklerimi takip etmeye çalıştım(petitinyeri,soldanatak,konyalıportlandlılar gibi bloglar)..bu vesileyle benda bir blog açmaya karar verdim,zaten her zaman fikir ve düşüncelermi paylaştığım bir blog sahibi olmak isderdim,isim konusunda spora olan bağlıkık ve tutkuyu içeren bir başlık olsun dedim ve ilk aklıma gelen başlık sporaaddicted oldu.. genelde pek yazı yazmasamda madem ki bir blog sahibiyik ve önümüzde altı doldurulabilecek bir başlık ve son günlerde dünyanın konuştuğu bir konu olan dünya kupası var,ee bizeda biraz bişeyler yazmak düşer yahu nabsan... :)

2010 Dünya Kupası

1 aylık bir serüvenin de sonuna geldik.. dünya kupası heycanı istemesekde biddi.. amaan vuvuzela olmasın aman jabulani çok kötü,aman stadlar hazır değil,aman güvenlik kötü derken öyle yada böyle dunya kupası finali dün akşam yapıldı.. Bence turnuva gayet güzel geçdi, zevk alarak ve sıkılmadan takip ettiğimi söylesem yalan olmaz... Afrika kültürünün renkliliği heycanı ve coşkusunu hemen her maçda yaşadık...Turnuvanın Afrika'da düzenlenmesi çoğu insannın aklında soru işaretleri bıraksada,afrikalılar ayaklarna gelen bu fırsatı çok iyi değerlendirip hem dunyaya turnuva düzenleyebileceklerni gösterdiler hem de kendi kültürlerni bu turnuvaya katıp renkli bir şekilde dünyaya seslerni duyurdular... (şahsen ben vuvuzelayı bu turnuvadan evvel bilmezdim)... Geçmişde hep ezilen ve sömürülen bir halkın, bugünlerde böylesine önemli bir turnuvayı nerdeyse kusursuz bir biçimde düzenlemesi,onlarında bu dunyada bir birey olduğunu diğer insanlardan bir farkı olmadığının mesajını Dünyaya en iyi şekilde verdiler...Turnuva başlamadan bitmez denilen stadları azim ve özgüvenle bitirdiler ve karşımıza dünyanın en modern stadlarnı çıkardılar...(soccer city).... bir kaç part şeklinde yazmayı düşündü bu 1. part'ın sonu..

Son Dörtdeki Takımlar: Turnuva boyunca beklenilenin aksine bir çok takım ön plana çıkdı...mesela Almanya, Kevin-prince Boateng'in Chelsea-Pompei(Porsmouth) maçında Ballack'ı sakatlaması (ne isdersanız deyin bence bilinçli ve kasten sakatladı) Almanlar için grubdan bile çıkamaz dedikodularnı gündeme getirdi,ardından önemli bir adamlarnı daha sakatlıkdan kaybettiler (ama adını unuddum) ve artık grupdan çıkamayacaklarna dahil olan inanç onlar dışında bayağı yukseldi...ancak turnuvanın başlamasıyla herkesin fikri bir anda değişti ve Almanya ezelden beri gelen oyun anlayışı ve disiplinlerni sahada göstermeye başlayınca bir anda favorilerden biri haline geldi...artık kımse ballack'ı aramıyordu onun yerine başka yıldızları panzerlerin mesut ve muller( 5 gol 3 asistle altın ayakkabı aldı) gibi... bu iki yıldızla birlikde takım arkdaşlarnında iyi performanslarıyla ingiltere ve arjantine 4 atdılar ama 14 kez kaldıkları yarı finalde(yarı final rekoru) ispanyaya elenip, 3.lük maçında uruguayı yenıp 3. oldular... 2-Hollanda:final dışında tek maçını oda hazırlık maçı olan avustralya maçını kaybedip finale doğru yenilgisiz geldiler,ispanyayı andıran oyun anlayışlarıyla göze hoş gelen bir futbol oynayıp finale kadar geldiler,, robben karşı karşıya 2 net pozisyonu gol yabsa şimdiye dünya şampiyonu onlardı...3-Uruguay: bizim Lugononun takımı...en az gol yiyen takımlardan biri olmasıyla birlikte kimsenin ummadığı bir yere yarı finale kadar geldiler,, gerçekden güzel ve mücadeleci bir oyun yapısıyla 4. oldular... suarez'in 120.dakikada el deymesi ve gyan'ın penaltıyı kaçırmasıyla yarı finale çıkdılar,, ayrıca forlan'ı unutmamak lazım( turnuvanın en değerli oyunsu),, hollandaya attığı içinde birazda jabulani etkisi olan gol yıllar geçsede hep akıllarda kalacak..Luganonun mukemmel performansına değinmeden geçmek olmaz,defansdaki mucadelesi,hırsı ve mudaheleriyle alkışı çokdan hak etti..4-İspanya:En baştan beri kupanın mutlak favorisiydi... kupadaki ilk maçını kaybedip kupayı kazanan tarihdeki tek takım... Barça'yla başlayan ve Aragones dönemiyle devam eden pas yapan yapı burdada devam eddi ve 86% gibi rakip sahada topla oynama ve 64% maç boyunca topa sahip olma istatisdikleriyle Dünya Kupası rekorunu kırarak şampiyon oldular,fazla söze gerek yok her şey ortada,(xavi iniesta ve fabregas futbolu 4 sene sora bırakmazsa 2014 Brezilyanın şimdiden favorisi olmamaları için bir neden yok)

Benim Favorilerim: Hiç kuşkusuz en büyük favorim İngiltere'ydi... Türkiyeye zaten gönül bağımız varda onun dışında turnuvalardaki favorimdir ingiltere, Futbolu 9. ve 10. sınıfda başlayan futbolu daha iyi anlama,bilinçlenme,heycanı yaşama ve Premier Lig'e olan tutku haliyle o zamandan beri turnuvalardaki favorimi ingiltere yabdı.. En sevdiğim oyuncularında (terry,steve,lampard,defoe vs..) bu takımda olması ingilizleri desteklememde bir artıydı,, Eleme grubundaki maçları yenilgisiz kapayarak ayrıca euro 2008 intikamını hırvatları yenerek almalarıyla kupanın brazil ve ispanya ile birlikde favorileri oldular... Capellonun tecrübesiyle guveni yerınde olan ingilizler,kupanın başlamasıyla birlikte herkesi hayal kırıklığına uğrattılar.. özellikle kalede sos vermeleri,rooneynin formsuzluğu ve ortah sahadaki uyumsuzluk(gerrard ve lampardın ortada beraber oynadığı maçların yüzde 80ini kazanamadılar),ingilterenin kötü gidişinin baş sorumlularıydı... almanya karşısındaki nightmare start, lamps'ın verileyen bariz golü(ki verilse herşey farklı olabilirdi),james'in hataları ve almanların klasik oyunu ile turnuvaya veda ediler... adam gibi bir kaleci bulmaları,rooney'ye alternatif,hücümda yaratıcı bir oyuncu ( ashley young gibi)bir oyuncu bulmaları ve orta sahaya düzen aşmaları gereken problemler bence...inş euro 2012ye daha iyi bir ingiltere izlerik...

2-Arjantin: ingilterenin elenmesinen sora haliynen taraf olma duygum(genelde huyumdur her şeyde bir favorim var, f1de hamilton,italyada livorno,ingilteede chelsea ve tottenham,almanyada st. pauli ve federer gibi vs...) güçlendi ve maradonadan nefret ETMEMEM,militonun performansı ve ercan taner'in higuaiiinnnnn !!! diye bağırmasını sevdiğm için favori olarak arjantini seçdim... nitekim oda hayır etmedi ve ingiltereye yabdığı gibi Almanya bu favorimede 4 gol addı...

3-Uruguay: Arjantinde eleninca geriye tek bir favorim galdı. Uruguay.. Luganonun olması, Forlanın müthiş performansı ve Suarezin '' tanrının eliyle '' halk kahramanı olması beni uruguay'a sevk etti ama her zamanki gibi bu da dutmdı...

4-Hollanda: Son maçda diğer favorileri gadar desteklemediğim ama yinde sorsalar kımın gazanmasını isden( kim gazanır değil :) ) hollandayı istediğim için son favormdi hollanda... ama bir dejavu oldu ve yine favorimden hayır gelmedi...

Kahin Ahtapot Paul: Dünya kupasına damgasını vuran öneli şeylerden biri... her maçı kımın kazanacağını bilmesiyle ünlendi ve dunya çapında bir fenomen oldu.. ama benim anlamadğım bişey var,, her defasında sağ tarafdaki kutudaki yemi seçdi ve her defasında favorileri sağ tarafa goydular.. ilgnç

Vuvuzela: Hiç kuşkusuz turnuvanın en önemli en akılda kalan ve en çok tartışılan olgusu... bir ara kaldırılması gündeme gelsede afrika kültürünün en önemli parçası olmasından ve afrikalıların yoğun isteğinden dolayı turnuva boyunc kulaklarmızın pasını sildi.. ilk başta( turnuva başlamadan) bende yadırgasamda sonradan alıştım ve iyiki kaldırılmadı dedim.. Turnuvaya anlam katan ve aklımızda ayrı bir yerde olmasını sağlayan vuvuzela, afrikada ne kadar önem bir kültür simgesi olduğunu bize gösterdi..

Jabulani: Tam bir fiyasko, hiç kımse hakkında başarılı bir yoru yabmadı, 70 kmyi geçinde sağa sola savruluyor( NASA tesdindeki sonuç böyle), yannız görüntüsü bence mukemmel 10 nimero... balon gibi olduğunu hollanda-uruguay maçındaki gollerden anlayabilrsiniz ( van bronchost ve forlanın gollerinde)

Ömer Üründül: Premier Lig maçlarında c.ronaldo'nun harika bir çalım atdıkdan sora off off off demesiyle tanıdım.. ilk başlarda olduğu gibi halen daha iyi ve güzel bir yorumcu diye görüyoru kendini ama o dunya kupasındaki yorumlar neydi be abi :D :D :D TRTye bizi güldürdüğü için tebrikler...
-ben biliyorum defans şey ediyor
-villa futbolu iyi biliyor
-gol olmazsa maç berabere biter (0-0 giden bir maç esnasında)

neysa girin görün ''sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=ömer%20üründül '' ekşi sözlük de 50 sayfanın üzerinde yorum yapıldı kendi hakkında... ama genede kendine güvenen ve işini seven renkli bir kişilik..

Aklımda Kalanlar : Yeni Zelanda turnuvanın yenilgisiz tek takımı, ABD: futbolu da yavaş yavaş öğreniyorlar( halkda alışmaya başladı, gazetelerde artık soccer bölümü var) gerçekden genç ve dinamik bir takımda iyi bir yerlere gelecekler, Şili ve A.Sanchez : gayet iyi bir hücum futbolu izleddiler ve çift ön libero gibi tabuları yıkarık 5 hücum oyuncusundan oluşan bir takımla maçlarnı oynadılar.. Sanchez'de acayip hızlı başarılı driblingleri olan bir oyuncu gelecekde Barça'da görürsanız şaşmayın.. MESUT ÖZİL: almanların göz bebeği, hiç kuşkusuz turnuvanın en çok parlayan oyuncu, fiyatını 4-5 katına çıkardı ve devlerin listelerine girdi, geleceği bayağı parlak, bir Türk milli takımına sokamadışar adam ama neysa...Tshabalala: açılış golünü addı ve iyi bir yerlere geleceğini gösterdi,, MARADONA: açıklamaları şovları egosu ile gene kendinden söz ettirdi(zanetti ve cambiassoyu alsaydı keşge), Löw: giydiği kazaklarla moda ikonu oldu,şampiyon olmadığı için gönderilmek yerine herkesin takdirini kazandı,gelecekde şampiyon olmaları muhtemel, messi : en çok şut çekenlerin başında gelmesine rağmen bir gol atamadı, Gyan: kaçırdığı penaltı he kendini hem halkını çok üzdü suarez'i da halk kahramanı yabdı, Fransa'nın rezilliği ve takım içindeki tartışmalar: ulan bir takım bu kadarmı kötğ yönetilr be raymond , afedne ama batırdın takımı yahu yazık , İtalya: beklenen oldu ezik bir şekilde elendiler... Japan: bondoboksiler iyi oynadı yahu geleck var tamamdır: Brazil: iyi başlayıp kötü bitirdiler, andre santosu almazssan neydi olacağı....

özetnan güzel ve hoşuma giden bir kupa oldu, sıkıcı olan bundan sora ne yapacamığız maçlar biddi akşamlar keyifsizleşmeye başlaycak,,,

Barış CEYLANLI
12 Temmuz Pazartesi 2010